31 Temmuz 2009 Cuma
beyaza yürüme
içimde tütsülenmiş bir ruh taşıyorum
ateşten biraz kararmış
içimdeki tanrı gülüyor buna
sen seçtin diyor günahlarını
bir müzik kutusundan gelen ninni gibi
bir masalı anlatıyor kahkahası
bazen yürüyen bir şato
bazense uçan
ama hiç yerinde durmuyor.
bazen ateşe dönüyor
bazen suya.
bazen özünden ayrılıp
bazen özüne dönüyor.
hem hiç hem hep oluyor karşımda
aynanın karşısında duruyorum
içimdeki hala gülüyor buna
tütsülenmiş ruhum var diyorum ona
beyaza yürüdükçe siyahlaşan.
21 Temmuz 2009 Salı
şaşıp kalma üstüne
Sevebilirim,
hem de nasıl,
dile benden ne dilersen,
canımı, gözlerimi.
Kızabilirim,
ağzım köpürmez,
ama devenin öfkesi haltetmiş benimkinin yanında,
devenin öfkesi,kinciliği değil.
Anlayabilirim
çoğu kez burnumla,
yani en karanlığın, en uzaktakinin bile kokusunu alarak
ve dövüşebilirim,
doğru bulduğum, haklı bulduğum, güzel bulduğum herşey için, herkes için,
yaşım başım buna engel değil,
ama gel gör ki çoktan unuttum şaşıp kalmayı.
Şaşkınlık, alabildiğine yuvarlak açık ve alabildiğine genç gözleriyle bırakıp gitti beni.
Yazık.
1963 Şubat,Tanganika
Maranga Oteli
Nâzım Hikmet
çok sevdiğim bu şiiri sizinle paylaşmak istedim..
19 Temmuz 2009 Pazar
uçamıyorum tepesi
11 Temmuz 2009 Cumartesi
açık denizlere
gece çöküyor
her renk koyulaşıyor etrafımda
yanlış anlamalar zincirinin halkaları
zihnimin çarklarını çeviriyor durmaksızın
birileriyse ölüyor
yer açıyor aslında birilerine
karşılıklı birbirlerine yer gösteriyorlar
barışa nazır kıyılardan
çözülüyor halatlar fırtınalara
zaten sakin denizlerde yazılmazdı efsaneler
o fırtınaları severken
sen sakin denizlere açardın yelkenlerini
zordu ortak rotalar çizmeniz
sen savaşırdın hissettiklerin için
o okadar cesaretli değildi oysa
hiç pişman değilsin herşeye râmen
okadar çok şey öğrendin ki
kendine sahip çıkabilmeyi
biliyorum zor bir karardı
ama uzun vadede iyi olandı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)